Lise yıllarında öğrendiğim ve unutamadığım bir şiirdir. Özellikle de hüzünlü hikayesini okuyunca bir başka sevdim.
MONA ROZA
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karsi kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yagmur igri igri düser topraga
Ulur aya karsi kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakisin ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Acma pencereni perdeleri çek..
Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
Bende çikar günes aydinliga
Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
Seni hatirlatiyor her zaman bana
Zeytin agaclari, sögüt gölgesi
Zambaklar en issiz yerlerde açar
Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
Isiksiz ruhumu sallar da durur
Zambaklar en issiz yerlerde acar
Ellerin ellerin ve parmaklarin
Bir nar çiçegini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadin
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmaklarin
Zaman ne de cabuk geciyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
Zaman ne de çabuk geciyor Mona
Aksamlari gelir incir kuslari
Konar bahcenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sari
Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
Aksamlari gelir incir kuslari
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Incir kuslarinin bakislarinda
Hayatla doldurur bu bos yelkeni
O masum bakislar su kenarinda
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Henuz dinlemedin benden türküler
Benim askim sigmaz öyle her saza
En güzel sarkiyi bir kursun söyler
Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
Artik inan bana muhacir kizi
Dinle ve kabul et itirafimi
Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
Alev alev sardi her tarafimi
Artik inan bana muhacir kizi
Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
Meyvalar sabirla olgunlasirmis
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yagmulardan sonra büyürmüs basak
Altin bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanli kus tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapali gece güne
Altin bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve’nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadi kirik kus merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Sezai Karakoç
Hikaye ne kadar doğrudur bilemiyorum ancak Sezai Karakoç’un Muzazzez Akkaya’ya olan aşkına şiiri okuduktan sonra hayran kaldım.
Efendim hikayeye gelince;
Sezai Karakoç , Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde okurken gönlünü aynı üniversitede okuyan Muazzez Akkaya’ya kaptırır. Nedendir bilinmez, belkide reddedilmek korkusundandır…Ancak bir türlü sevdiği muacir kızına açılamaz. Aradan dört yıl geçmiş ve okulun son dönemleri yaklaşmıştır. Yıllarca içinde aşkını büyüten Sezai Karakoç , o dönemde ”Mona Roza”şiirini yazar.
Son gün gelmiştir. Mezuniyet gecesinde şiir yazdığını bildklerinden Sezai Karakoç’u şiir okuması için sahneye davet ederler.İlk defa bu muazzam eserini orada, mahşeri bir kalabalığa okur.Pür dikkat , çıt çıkmadan çıkmadan dinlerler. Sezai Karakoç ise şiiri ön saflarda bulunan sevgilisine bakarak, hatta gözlerini ondan hiç ayırmadan adeta aşkını haykırırcasına okur. Tekrar tekrar okumasını isterler, istek üzerine bir kaç kez ardı ardına okur…Şiir biter bir sessizlik çöker, o sırada kalabalıktan sıyrılıp gelen ve bağırarak” Ben seni kabul ediyorum ” diyen Muazzez Akkaya’ya sırtını dönerek, şaşkın bakışlar arasında kürsüden iner ve oradan uzaklaşır…
Şimdilerde ise İstanbul’da yaşayan ve hala bekar olan Sezai Karakoç hiç evlenmemiştir.
Muazzeze Akkaya ise Amerika’da kızının yanında yaşamaktadır.
Belki de kavuşamamaktır aşkı baki kılan…Bilemiyorum lakin, bir kadına olan büyük aşkını ebedileştirmek isteyen bir kişi elbette ki ölümsüz bir aşk içindedir.
Aradan yıllar geçmiş bu gizemli aşkın, bu şiiri her okuduğumda içimi ısıttığı gibi , uzun yıllar sonrada yaşayanlara aynı duyguyu hissettireceğinden eminim…:)
Çokbilmiş Tıflıgül